Türkiye’de kaç tane siyasi parti diye sorsam şimdi size sayarsınızda sayarsınız ama çok azınız sayıyı tutturursunuz. Çünkü bu sorum KPSS sınavlarında çocukları buram buram terleten cinsten soru olmamasına rağmen yanıtlamakta zorlanırsınız. En iyisi mi ben cevaplayayım, bu memlekette abur cuburları çıkartırsak topu topu dört adet siyasi parti var, gerisi parti değil, purti.
Bir iktidar partisi AK Parti, iki sürekli ve herşeye muhalefet Cumhuriyet Halk Partisi, üç milliyetçi muhafazakar Milliyetçi Hareket Partisi ve bir de BDP. Bunların haricindekiler ancak yandan bop yapanlar yani yürüyüş, eylem, gösteri, protesto, miting ve şiddet nerede varsa onlar da orda.
Bu dört siyasi parti haricinde (Cem UZAN hariç…!) diğer siyasi partiler bu ülkede söz sahibi olamadılar, olamazlar. DYP, DP ve ANAP nasıl eriyip gittiyse ve merkez sağın temsilcisi AK Parti olduysa sol’da da DSP biterken CHP solun temsilcisi olduuuuu.
Buraya kadar kimsenin bir şey dediği ya da itirazı falan yok, ancak işin Uzunköprü kanadına bakarsak fesatlıklar, endişe, tereddüt ve hatta ;
“Eyvah şimdi yandık…!” korkusu şimdiden hakim olmuş gibi görünüyor hem iktidar ve hemde namuhalefet partisine. Çünkü ÇOBANOĞLU’nun AK Parti’ye yatay geçiş yapması bu her iki partide fincancı katırlarını ürkütmeye yetmiş gibi görülüyor. AK Parti’de başkaları aday olmasın diye adını agasının gaztesine aylardır aday adayı olarak lanse ettirenlerin bu telaşlarının yanısıra aksi partide de ;
“Şimdi hapı yuttuk…!” nidalarının yükselmesine neden olmaya başladı. Bu endişelerinin bir nebze olsun azalmasını arzu edenler yine çareyi anket yaptırmakta bulmuş olacaklar ki dün anketörler yine yoğun mesaideydi. İyi de kenar mahallelere uğramadan sadece şehir merkezindeki vatandaşlara ve esnaflara sorulan sorularla yapılan anketler acaba ne kadar sağlıklı ve doğru netice verir sizce.
Mesela dün bizimde matbaa bölümünün önünde pinekleyen gazete personeline anketörler bir yığın sorular sordular. Anketörün yönelttiği sorunun birisini aynen yazıyorum ;
“Abi kim bu ÇOBANOĞLU ya?, herkes onu söylüyor.”
Şimdi yazının ortalarına doğru tekrar dönersek adam DP’den AK Parti’ye geçiyor vay efendim nasıl geçermiş iyi de be kardeşim biz Erdal KESEBİR, Şadan ŞİMŞEK ve bunlar gibi onlarca DSP’linin CHP’ye geçişlerine ses çıkarmadık. Bu telaşınız niye ki…!
Dün AK Parti ya da AK Partili birinin yaptırdığı açık ve net olarak belli olan anketlerin önümüzdeki günlerde daha da artacağı söyleniyor ama nafile. Kahve falı misali zırt-pırt anket yapan ve yaptıranların taraflılığı her zaman halk tarafından takdir görmediğinden alay konusu olmaktan öteye gidememiştir hiçbir zaman.
Canı sıkılan ya da yataktan sabah erken kalkan meraklıların yaptıracağı anketlere harcanacak olan çoluk çocuklarının rızıklarına acıyorum ve gerçekten bunları zavallı görüyorum…!
*** *** ***
Fıkra bu ya Fadime bir gün falcıya gider ve falcıya 100 lira verir.
Falcı da ; “Temelin Fadimeyi sevmediğini” söyler, ve Fadime eve gider sessiz bir şekilde oturuken Temel gelir fadimeye sorar;
“ Fadime ne oldu diye,” Fadimede der ki:
“- Bugün falcıya gittim 100 lira verdim senin beni sevmediğini söyledi der. “
Temel de;
“- Sen o parayı bana verseydin ben onu sana zaten söylerdim…!”
Uzunköprü’de Fadimenin falcısı gibi daha çook anketçiler var, siz yeter ki paradan haber verin…! Nabza göre şerbeti içirip gönderirler seçim bitince soluğu nerde alacağını ben bile kestiremem valla…