Avukatı tutanlarla müvekkilini savunanlar yani yönünü şaşıranlar farklı arabadalar…

Cemreler her ne kadar düşmüş olsa da, mevsim her ne kadar baharı müjdelemiş olsa da, memleketim her ne kadar eski nevruzlara susamış olsa da Uzunköprü’de siyaset her zaman olduğu gibi buz kesmeye devam ediyor. Bu durum Milliyetçi Hareket Partisi haricinde diğer iki siyasi partide de birbirinden farksız ve heyecansız maalesef Uzunköprü versiyonunda. 29 Mart’ın rövanşı […]
Yazarlar - 26 Mart 2013 16:30

Cemreler her ne kadar düşmüş olsa da, mevsim her ne kadar baharı müjdelemiş olsa da, memleketim her ne kadar eski nevruzlara susamış olsa da Uzunköprü’de siyaset her zaman olduğu gibi buz kesmeye devam ediyor.

Bu durum Milliyetçi Hareket Partisi haricinde diğer iki siyasi partide de birbirinden farksız ve heyecansız maalesef Uzunköprü versiyonunda. 29 Mart’ın rövanşı hızla yaklaşırken senaryolar daha da genişleyip, şekilleniyor her geçen vakit.

Peki ne olmuştu bundan üç sene öncesi, gelin o günleri bir kez daha yad edelim. İktidar partisinin Belediye’yi kazanmak için hazır olmadığı biliniyordu ve bazı kurnazlar tarafından Başkan adayı Dündar RAVALI’nın peşine iş olsun diye takılmışlardı. MHP gerçekleri görmesine rağmen ACAROĞLU ile seçime o kadar asıldı ki, Belediye’yi sol bir siyasi partiye kaptıracaklarını ve sonradan mahçup olacaklarını hesap edemediler ve sonuçta onlarında sayelerinde Belediye 32 sene sonra CHP ile kavuşturulmuş oldu.

ÇOBANOĞLU arkasında partisi-purtisi olmamasına rağmen kıyılarda rüzgarı esen CHP’ye rağmen hatırı sayılır bir potansiyeli arkasından sürüklemiş ve bugünün hala konuşulan adamı olmuştu. Rüzgar diyorum çünkü DSP’nin KULDAŞLI ile çıktığı seçimi hatırlarsanız kaba tabiri ile o dönem kazmayı aday gösterseler seçilecek gibi bir hava-rüzgar vardı.

Yani 29 Mart’ta İŞBİLEN değil de Orhan ŞİMŞİR aday gösterilseydi seçimin galibi yine CHP olurdu. Bu gerçeği kimse gözardı edip mahareti ya da iksiri kendinde bilmesin. ÇAKIR’ın adı şu günlerde her ne kadar aday olacağı konusunda kamuoyunda telaffuz ediliyorsa bilin ki bu rivayetler hiç de hayra alamet değil. (CHP için) Nasıl ki her maçın bir rövanşı varsa 29 Mar’tın da bir rövanşı vardır elbet…!

Zaman ne de çabuk geçiyor değil mi, sanki Belediye seçimleri geçen Pazar olmuş gibi ne güzel değil mi seçimlerin koşarak seçmene doğru gelmesi…! CHP’nin Uzunköprü’de bugüne kadar gelmiş geçmiş en zor, en kararsız seçimi olacak göreceksiniz. İster merkez yoklaması, ister önseçim, ister arka seçim her ne olursa olsun ilçedeki bahis şirketleri bu siyasi partiye verdiği son şansı bu defa almaya hazırlanıyor.

Gemiyi ÇAKIR’ın aday adaylığı kurtarır mı bilemem ama ÇAKIR haricinde bir de Mehmet ARDA (mimar) ismi dolaşıyor şu sıralarda bunu da benden duyun. Bir de bu partide ;

“Nasıl ama ÇAKIR’ı mahallesinden delege bile seçtirmedik…!” sözlerini kahkahayla söyleyen partilileri tanırım ben.

Şimdi tekrar yazının ortalarına doğru dönersek ÇOBANOĞLU ne kadar rey almıştı umudu olmamasına rağmen, beşbin küsur. İktidar partisinin de bir o kadar reyi ile Uzunköprü yıllar sonra iktidarla kucaklaşır mı? Niye soruyorum ki hesap ortada değil mi?

Kafam oldu allak bullak, yazıyı bir türlü toparlayamıyorum. Çünkü bu cümleleri kurarken SEDEFÇİ Başkan’nın Keşan Belediye Başkanı Mehmet ÖZCAN ile ilgili sarfettiği sözleri hatırladıkça sırıtıp duruyorum.

SEDEFÇİ Mehmet ÖZCAN için diyor ki ;

“Başkan o sözleri kafası güzelken söylemiştir, çünkü çok erken başlıyor içmeye…!”

Edirne’de İl Başkanı ile SEDEFÇİ’nin arası limoni, Keşan öyle. Uzunköprü desen aynı ÇAKIR bir tarafa çekiyor, İlçe Başkanı bir tarafa, İŞBİLEN başka bir tarafa. Neyse okumaz bu çocuklaaaar, boşver.

***                             ***                             ***

Yazıyı bir kıssadan hisseyle sonlandıralım da olsun bitsin ;

Avukatın teki jüri üyelerinin oturduğu bölüme doğru ilerleyip “Sayın jüri üyeleri..” demiş, “Müvekkilim anne ve babasına son derece saygılı, küçükleri seven, hayatta hiçbir kötülük yapmamış, altın kurallarla yaşamış, bir onur, bir dürüstlük ve centilmenlik abidesidir.. Onu herkes sever ve…”

Sanık, yanındaki diğer sanığın kulağına eğilip ;

“Rezaleti görüyor musun?..” demiş,

“Adama çuvalla para verdik, herif gidip bir başkasını savunmaya başladı!..”

Avukatı tutanlarla müvekkilini savunanlar ters düşer ve düşünürse bizim kabahatimiz ne…!

 

BENZER HABERLER