Her ne kadar benim dikkatimden bazen kaçsa da bu köşenin müdavimlerinin dikkatlerinden kaçmıyor bazı gelişmler. İşte onun için yazının yayımlandığı gün yorumun eksik kalmış olan kısımları bu müdavimler tarafından anında tarafıma telefonla iletiliyor ya işte bundan farklı bir haz duyuyor insan. Demek ki gerek gazete ve gerekse gazetenin yorumları ilçe halkı tarafından takip edildiği çıkıyor ortaya.
Mesela dünkü yazımızda Ticaret Borsası’nın düzenlediği panele Kaymakam YILDIZ ve Belediye Başkanı İŞBİLEN’in yanısıra siyasi parti ve İl Genel Meclis Üyelerinin katılmamış olduklarını kaleme almıştık ya, oysa panelin başladığı saatlerde Kaymakam YILDIZ yurtdışındaymış (ya Yunanistan’da ya da Bulgaristan’da) yani suçsuz yere adamın günahını almışız. Başkan İŞBİLEN ise o saatlerde Cazgır Kafede bazı bayanlarla beraber bir etkinlikteymiş, bende sosyal paylaşım sitesine atılan resimlerden gördüm.
Yazı hazır bizim müdavimlerden açılınca devam edelim o zaman. Yine dünkü yazımızın son paragrafında hani bir daha uzun seneler kırmızı plakalı araba göremeyiz falan demiştik ve Meriç bölgesine fabrika falan getirileceğinden bahsetmiştik ya bununla ilgili de dün telefonlar aldım hükümet partisinin yöneticilerinden. Bana söylenene göre fabrikalardan daha önemli bir çalışma başlatılmış bile. Neymiş o çalışma onu da aktarayım yeri gelmişken.
Hani Uzunköprü’de birileri yıllardır olmayacak duaya amin diye tutturmuşlar ve bizleri Eskiköy sınır kapısı konusunda oyalamışlardı ya. Şimdi sıkı durun, bu konudaki en gerçekçi çalışma Yunanlı ve Türkiye kanadının ilgili Bakanlıkları bu sınır kapısının Meriç’in Kadıdondurma köyüne açılması konusunu masaya yatırıp işin imza kısmına çok az kaldığını duymuş öğrenmiş bulunuyorum ki sizde duyasınız diye yazıyorum ve yazdım.
Valla dünkü yazıyla ilgili olacak herhalde CHP İlçe Başkanı İnanç SÜLÜŞ’ten de bir telefon aldım dün sabah saatlerinde ama uyku sersemliğinden Başkan’ın ne dediğini ve ne demek istediğini çözemediğimden bugünkü yazımda ondan bahsedemeyeceğim af buyrun, o da affeder inşallah…
*** *** ***
Son bir telefon daha aldım dünkü yazıyla ilgili olarak (ne yazıymış mübarek breh breh breh !) ancak bu telefonu kimin ettiğini açıklarsam etik olmaz, zira sair zamanlar bu telefon eden kişi (iyi bir CHP’li) bir daha bana bilgi sızdırmaz. Hani Uzunköprü’ye DEPATEKS isimli bir tekstil firmasının yetkilileri ve işletme sahiplerinin gelerek yer arayışı yaptıklarından söz etmiştik ya adamlar Belediye Başkanını bulamayınca yardımcısıyla görüşmek zorunda kalmış. Bana denilen o, şayet ;
“Yok öyle bişey”
Denilecek olursa bende bu CHP’linin kim olduğunu açıklarım.
*** *** ***
Dün Mısır’da darbe karşıtı 683 kişi hakkında daha idam cezası kararı verildi dudunuz mu, okudunuz mu.? Yoooo, biliyorum duysanız da, okusanız da bu konu sizin ilgi alanınıza girmez ki değil ki.! Ama iş 1 Mayıs’ın Taksim Meydanında kutlanıp kutlanmayacak olmasına gelince etmediğiniz laf, yapmayacağınız çirkinlik yoktur değil mi.
Bu konuyla ilgili olarak geçenlerde açılan bir pankarttan bahsetmiştim değil mi, ne mi yazmışlardı o pankarta buyrun okuyun ;
“Müslümanlar için Hac’ca gitmek neyse bizim için de Taksim Meydanında eylem yapmak o’dur.!”
Bilmem anlatabildim mi ne demek istediğimi…
Alooooo 683 müslüman kişi diyorum.
Aç kulaklarını, idam edilecekler diyorum.
Asılacaklar diyorum arkadaşım, dostum, din kardeşim.
Yok hayır be bizim gazetenin müdavimlerinin de üzerlerine ölü toprağı serpilmiş, o zaman asalım bizde kendimizi yapacak bişey kalmamış başka…
Paslı bir çiviyi söker gibi söktüler içimden seni
Yırtar gibi geceyi, ezer gibi karıncayı
Küçümser gibi papatyayı, aldılar seni içimden attılar dehlizlere
Kabuslarıma kattılar günebakanlarımı, korkuttular gidişinle gözümü
En ince eleklerden geçirdiler kalbimi, süzdüler benden seni
Sattılar aşkımı haraç mezat, pazara çıkardılar aklımı
Güldüler ardımsıra, bir sana bir bana baktılar
Attılar ilmeğimi boynuma, ittiler beni
Çektiler taburemi…