Bir haftadır geceleri Ercan ÇOBANOĞLU’nun gezilerini izliyorum. Son haftaya girerken kurulduğundan beri başarısız yöneticilerin elinden bir türlü kurtulamayan Uzunköprü AK Pati’nin ampülü Ercan ÇOBANOĞLU’NUN aday ilanından sonra yavaş yavaş ısınmaya ve son günlerde etrafını ışıltmaya başladı.
Tabii ki bunun en büyük sebebi Başkan’ın temiz aydınlık yüzü. Ben seçimlerde adayları uzaktan izlerim, Türk toplumunun en büyük özelliği hep mağdurdan yana tavır alması, bir adaya oy verirken aday da kendini bulması ve hissetmesidir. Sayın ÇOBANOĞLU’nun en büyük şansı bir siyasetçide aranan özellikleri tamamını kendi bünyesinde olması. Mütevazi sevecen ve en önemlisi insanlara davranış şekli, kim olursa olsun karşısındakini dinlemesi, ona değer vermesi insanlara güven veriyor.
İki kere Belediye Başkan adayı olan ÇOBANOĞLU bana göre iki seçimi kazandı, ilk seçimde Başkan oldu Belediye kapıları ardına kadar açıldı. Hangi mahalleden veya garip mi, zengin mi, bizden mi, başka partiden mi diye kimlik sorgulaması yapmadan insanları dinledi. Çay veya kahve ikram etti, işini yapamasa da bile karşısındaki insanın gönlünü aldı. Vatandaşa tepeden bakmadı, hep mütevazi oldu, işi veya isteği olmayan vatandaş Belediyeden çıkarken bile ;
“Allah razı olsun, en azından bir kahvesini içtik gönlümüz hoş.” Diyerek ayrılmıştır.
2009 Yılında yapılan seçimlerde beş parti aday gösterdi, sağ seçmen üçe bölündü. Partisi olmayan bağımsız aday gibi seçime giren ÇOBANOĞLU her adaya nasip olmayacak iktidar partisinin adayını geçerek ikinci oldu. Bu başarı onun siyasi karizmasını daha da yükseltti, bütün partilerin aday olması için yarıştığı kişi haline geldi. Belediye Başkanılığı sırasında şunu öğrendi. Eğer arkanda iktidarın gücü yoksa bizim gibi ilçelerde halka hizmet etmenin imkanı yok, bu nedenle Belediye Başkanı kim olursa olsun iktidarın gücünü arkasında hissetmeli.
Ankara’ya gidince bütün Bakanların kapıları sana ardına kadar açılmalı, sen projeyi üreteceksin Ankara’da parayı yollayacak başka çözüm yolu yok. Gelelim ÇOBANOĞLU’nun bir özelliğine daha. Onun en güzel yanlarından biri birleştirici gücü, geceleri seçim bürosuna gidiyorum gelenler her gece çoğalıyor. Kimler mi geliyor? Daha önce ANAVATAN Partisinde, Doğru Yol Partisi’nde siyaset yapmış bir-iki kişi hariç hepsi. Eski DSP’lisi CHP’nin küskünleri hepsi orada, ÇOBANOĞLU’nun yanında. Yüzler gülüyor, umutlar çoğalıyor.
Ben bu seçimi 1978 yılında Ahmet İNCEOĞLU’nun milletvekili olduğu döneme benzetiyorum, gençler hatırlamaz, onlar daha dünyaya gelmemiş veya gelmelerine 5-10 yıl vardı. Sene 1977, ben Adana’da askerim dağlara taşlara ECEVİT’in adının yazıldığı dönem. Genel seçim yapıldı ECEVİT % 42 oy alarak birinci parti oldu. 213 milletvekili çıkardı, ama tek başına iktidar olamadı, dönemin meşhuru MATARACI dahil 13 milletvekili transfer yaptı ve 226 güvenoyu ile hükümeti kurdu.
Bir yıl sonra askerden dönmüş otobüs yazıhanesinde katiplik yapıyordum, vefat eden milletvekillerinin yerine ara seçim yapılacaktı. 1977 seçimlerimnde Edirne’de ECEVİT DEMİREL’e 20.000 fark atmıştı, ara seçimlerde herkes yine ECEVİT’in yine büyük fark yaparak Edirne’de seçimi kazanacağını umuyordu. O 20.000 fark kapandı, İNCEOĞLU rakibine 20.000 fark attı. Yani ben şu kadar oy aldım bu kadar fark kapanmaz diyeler 30 Mart akşamı şapkayı önlerine koyup düşünmeye başlarlar.