Önceki gün şu günlerde popülaritesi tavan yapan kilise’deki etkinlikte Atatürkçü Düşünce Derneği’nin Cumartesi günü düzenleyeceği DAYANIŞMA KAHVALTISI…! İçin baktım da CHP’li bayanlar tezgah açmış, tanesi 15 liradan orada bulunanlara kahvaltı bileti satıyorlar.
Bizzat tanık oldum ilçenin çok tanınmış esnaf ve işadamlarından birine bilet kakalamaya çalışıyorlar. Adam ; “Yok efendim, teşekkür ederim ben kahvaltıya gelmeyeceğim, bilet almayayım.” dese de bayanlar ısrarcı olunca adam protokole rezil olmaktansa vereyim 15 lira da kurtulayım bu işten diye düşünerekten cebinden çıkardığı 20 lirayı bayana uzatıyor, 20 liranın üzeri verildimi verilmedi mi onu kaçırdım, göremedim.
Yer Kilise, yani bir diğer adı Kültür ve Sanat Evi. Kaymakam, Belediye Başkanı, Oda ve Dernek Başkanları v.s seçkin insanların hemen hemen hepsi orada. Eeee sen kahvaltı biletini satmak için adamın böğrüne böğrüne sokarsan adam da mahçup olmamak için bileti almaya kendisini mecbur hissedecektir. Bu yaptığınız Atatürkçülükle ne kadar bağdaştırılabilir…!
Çünkü bilet ADD’nin bileti ve bileti pazarlayanlar CHP’li, zaten başkaları olsaydı şaşırırdım. Cumartesi günü yapılacak olan kahvaltıya benim biletim olmadığı için ben katılamayacağım ancak, gümrük kapısından biletli giriş yapacak olan gazteci arkadaşlardan kahvaltıda kimlerin olup-olmadığını öğreneceğiz elbette.
*** *** ***
Şu CHP Genel Başkanı KILIÇDAROĞLU alem adam doğrusu, ya tuttuğunu kırıyor, ya da tuttuğunu kurutuyor…! Muhalefet yapmayı becerdiğini sandığı anda karşısında Swoboda çıktı; “Sen nasıl seçilmiş bir başbakanla eli kanlı bir katili bir tutarsın” diye.
Bütün dünyaya rezil oldu.
Reyhanlı patlaması üzerinden muhalefet yapmak uğruna AK Parti’ye yüklendi de yüklendi.
Bu sefer de, Şam’a gidip Esed’i ziyaret eden CHP heyetine rehberlik eden şahsın Reyhanlı katliamını gerçekleştiren kişi olduğu meydana çıktı….! Nedir kardeşim bu adamın çektiği. Son olarak küçük bir trafik kazası geçirdi, basın sözcüsü kazanın adını SUSURLUK olarak koyarken aslında büyük bir pot kırıyordu…!
Hatırlarsanız Susurluk kazasında kaza geçirenler belki de bu ülkenin kaderi ile oynayacaklardı. Şimdi ben de buradan soruyorum. Eğer KILIÇDAROĞLU’nun geçirmiş olduğu bu trafik kazası ile bir bağlantı kuruluyorsa hele hele de bu bağlantıyı kendisinin basın sözcüsü kuruyorsa KILIÇDAROĞLU’nun rahmetli ÇATLI ile Hüseyin KOCADAĞ ve Sedat BUCAK’la herhangi bir benzer yönleri falan mı var da KILIÇDAROĞLU’nun bu trafik kazası Susurluk ile benzetiliyor…!
*** *** ***
Yazıyı yazarken bir taraftandan da bizim sayfa editörü kardeşimiz İlkay’la günlük dedikodu yapıyoruz. İlkay kardeşim diyor ki ;
“Yaa abi bee, ömrümüz tükenecek sayısaldan olsun, şans topundan olsun bir türlü para tutturamadım.”
Bende diyorum ki kendisine ve sizin kulağınıza küpe olması için ;
“Belki birgün zengin olurum” diye düşünmenin yerine ;
“Yarın ölebilirim.” diye düşünseydik en büyük servetin sahibi olabilirdik.
*** *** ***
Uzunköprü ile ilgili yazı konusu bulmak (hergün) adamı gerer, biliyormusunuz sizin bu bir çırpıda okuduğunuz bu köşe yazısı için kaç saat tepişip duruyoruz. Yazı kıvamına oturdu mu oturmadı mı, okunacak gibi bir yazı mı oldu. KASABALI sallamış mı, gündemi tutturamamış mı diye düşünürken bir de bu yazıyı sizlerle birlikte okuyacak olan devletin en üst makamlarındaki insanları da hesaba katarak bu cümleleri buraya cımbızla seçer gibi seçiyoruz.
*** *** ***
Öyle bazılarının yaptığı gibi çamur atarak, yan bakarak yapsaydık elbette halk arasında itibarımız kalmazdı.
Yazının başlığını haybeye mi yukarıdaki gibi koyduk. İyi ki öyle koymuşuk…!