Bedevi çölde ilerliyormuş, öğlen sıcağında. Derken bir karaltı görmüş taşın dibinde. Yaklaşmış, bakmış ki bir adam. Ama neredeyse ölmek üzere. Hemen inmiş devesinden, yanına gitmiş, güçlükle gözlerini açabilen adama su vermiş, devesiyle gölge etmiş. Yatırmış düzgünce.
Uzunca süre sonra kendine gelmeye başlamış adam. Biraz da katığından vermiş, karnını doyurmuş. Açılmış gözleri tamamen.
Sonra,
Sonra adam ne yapmış biliyor musunuz? Bedevinin bir anlık dalgınlığından faydalanarak atlamış devenin üstüne, vurmuş kamçıyı, başlamış kaçmaya!!..
Arkasından seslenmiş bedevi: “Dur, durrr, ne olursun bi dur!!.. “Bak sana yetişemem, mümkün değil, sadece bir şey söyleyeceğim bi dur dinle, yalvarırım.”
Adam durum muhakemesi yapmış, bedevinin dediği doğru, ona yetişmesi imkansız.
Durmuş, “De bakalım” demiş.
“Bak demiş” bedevi, “Senin halini gördüm, ihtimal ki ölecektin. Merhamet ettim, suyumu ekmeğimi verdim, hayata döndürdüm. Şimdi sen benim suyumu, ekmeğimi, devemi aldın kaçtın. Şimdi ben öleceğim.”
“Senden son bir arzum var, sakın bu yaptıklarını hiçbir yerde anlatma. Çünkü anlatırsan, bundan sonra kimse çölde ölmek üzere olan birine yardım etmez.”
………………………..
Seçim ortamındayız, bir ay kaldı kalmadı.
Hepimiz ibretle izliyoruz olan bitenleri.
Dağlar fare doğuruyor, fareler fil edasıyla ortalıkta gezinip duruyor.
Aklı başında insanlar için azap dolu, hicap dolu günler geçiriyoruz.
Tabii “Lider Sevici”ler ve takım tutar gibi parti tutanlar için hava hoş!!..
Onlar ellerini ovuşturuyor, yeni tavizler peşindeler, dünyaları o.
Oysa sadece partisinin değil, ülkesinin, vatanının, milletinin, evlatlarının geleceğinin endişesinde olanlar için bir “hay huy”’dan ibaret değil seçim ortamları.
Şöyle bir etrafınıza bakın, neler oluyor, neden oluyor, ne zaman oluyor, hangi gerekçeleri paylaşıyor kamuoyuyla siyasiler öyle ya da böyle yaparken.
Ne, neyin sonucu??
Ya da neyin olası başlangıcı??..
……………………….
Bu seçimde hem meclise vekillerimizi göndereceğiz, hem de 2018’de değişen sistemle Partili Cumhurbaşkanımızı seçeceğiz.
Yani 2 oy kullanacağız.
Cumhurbaşkanı mazbatasını alır almaz hükümeti kuracak, bakanları atayacak ve ülkeyi yönetmeye başlayacak.
Adaylardan biri mevcut Cumhurbaşkanı..
Dolayısıyla hayatından, hal ve gidişten memnun olanların vereceği oyların adresi belli.
Peki memnun olmayanlar?
Onların işi daha zor elbette. Bakacaklar, bu mevkiye aday olan diğer 3 adaydan birine, ya da; yine mevcut Cumhurbaşkanına oy verecekler.
Peki hem hayatından memnun olmayıp hem de mevcut Cumhurbaşkanına oy vermek nasıl olabilir???
Pekala olabilir.
Bakarlar ki, diğer 3 adayın ülkenin başına geçmesi durumunda ortaya çıkabilecek bilinmezlik, hatta ve hatta olası tehlikeler o kadar satın alınamaz boyutta gözükür ki, günahıyla sevabıyla mevcut Cumhurbaşkanı ile “devam etme” kararı da alabilir bu kesim her ne kadar mevcut durumdan memnun değil ise de.
Dolayısıyla benim sonucunu en az kestirebildiğim seçimlerden biri olacak gibi görünüyor 14 Mayıs Seçimi.
Diğer ayak da milletvekili seçimi.
Hükümetin içerisinden çıkacağı kişiler değil artık milletvekilleri. Böyle bir ihtimal yok. Onlar sadece kanun çıkarabilecek 600 kişilik bir grup. Ki; o da, fevkalade durumlarda.
Gerekirse,
Gerektikçe.
Yoksa mevcut yasalarla yapılabilecek her işi yapma yetkisi var Cumhurbaşkanı ve onun kurduğu hükümetin. Sadece yapılması düşünülen ama mevcut yasalarda karşılığı olmayan tamamen yeni ya da fevkalade hadislerde meclisin yasa çıkarması gerekiyor.
…………………….
Dostlarım, sorumluluğumuz ağır.
Keşke sihirli bir formül olabilseydi de görebilseydik derhal neyin memleket hayrına olduğunu. Ancak; yok tabii böyle bir değnek.
Bize kalan Yüce Türk Milletinin ferasetine güvenmek.
“İnsanlar kırıldıkları zaman sevmeyi bırakmazlar, göstermeyi bırakırlar” demiş Cevat Şakir
Kabaağaçlı.
Unutmayın ve bu özgüveni de asla kaybetmeyin ki; Türk Milleti ülkesinde bir şeyler yolunda
gitmediğinde daha önce de defalarca yaptığı gibi şaşmaz bir hassasiyetle doğruyu bulur ve tüm dünyaya da örnek teşkil edecek şekil ve kalitede gereğini yapar.
……………………
Bu memleketin bedevilerini kimse bitiremez!!!..