30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI

3 gün önce 92. Yıl dönümünü kutladığımız 30 Ağustos Zafer Bayramı bu yıl bambaşka ilklere sebep oldu. 30 ağustos günü yeni Türkiye’nin ilk işaretlerini gördük. 12 yıl öncesi ile bu günün farkını gördük. Seçilmişlerin zaferini gördük. Bin yıl sürecek denen 28 Şubatın ne hallere geldiğini gördük. Rahmetli Erbakan’ın nasıl haklı çıktığını, rahmetli Menderes’in yeter söz milletindir sözünün gerçekleştiğini, ekonomik devrimlerin öncüsü olan rahmetli Özal’ın hayallerinin gerçekleştiğini gördük. Çalışan üreten bir Türkiye’nin neler yapabileceği gerçeğini gördük. Yeni Türkiye’de Allah ömür verirse daha çok şeyler görebileceğimizin işaretlerini gördük.

Geçen hafta yaşadıklarımız 70 yıl süren baskının, zulmün, eziyetin, atanmışların seçilmişlere üstün olduğu, beyazların zencilere üstünlüğünün sona erdiği, herkesin adalet ve devlet önünde eşit vatandaş olduğu günlerin başlangıcı olan 28 Ağustos’u hep beraber yaşayarak gördük.

30 Ağustos günü yıllar önce şehit olan Mehmetçiğin annesinin başı örtülü olduğu için askeri gazinolara sokulmayıp bir Fatiha okumasına dahi müsaade edilmediği, na’şının gösterilmediği günlerin yerine devletin en üst kademesi olan Cumhurbaşkanı ve Başbakanın eşlerinin başı örtülü bir şekilde resmi geçidin kendilerini nasıl selamladığını rahmetli Erbakan’ın bir gün herkes başörtüsüne selam duracak sözünün nasıl gerçekleştiğini Türkiye Cumhuriyetinde kaos yaşanmadığını gerçek demokrasinin ne kadar güzel bir şey olduğunu, normalleşmenin kimseye zarar vermeyeceğini, başörtülülerinde devletin her kademesinde temsil haklarının olduğu gerçeğini gördük.

Yıllar önce bir şiir okuduğu için hapise atılan, bundan sonra artık muhtar dahi olamaz denilen uzun boylu bir adamın 13 yıl önce bir parti kurup ve bir yıl sonra iktidar olan, 12 yıllık iktidar döneminde bir rakibini 5 diğer rakibini ise tam 9 kere hezimete uğratan, her girdiği seçimde oyunu arttırarak zafer ile çıkan 13 yıl sonrada Türk halkının %52 oyunu alarak 92 yıllık Türkiye Cumhuriyet tarihinde halkın seçtiği ilk cumhurbaşkanı olma onuruna erişen bir siyasetçinin  canlı tarihini yaşayarak gördük.

30 Ağustos günü çalışan, üreten bir Türkiye’nin kendi topunu, kendi tankını, kendi gemisini, kendi uçağını, kendi helikopterini, insansız hava uçağını, Mustafa Kemal Atatürk’ün muasır medeniyet dediği çağdaş Türkiye’ye nasıl gelindiğini gördük.

Gerici, yobaz, cahil denilen Müslümanların Türk ekonomisini 72 yılda borç batağından çıkaramayanlarla, 12 yılda ekonomiyi 3 kat büyütüp 1831 den beri Avrupa’nın hasta ekonomisi deyip bizi borç batağına sokarak, Osmanlı dahil olmak üzere Türk halkını aldığı faizlerle sömüren IMF’nin kölesi haline getiren zihniyetten kurtulup, bu zihniyete borç verir hale geldiğimizi gördük. Bu zihniyet iktidar olursa bizi kara çarşafa sokar diyenler 12 yılda kimsenin özgürlüğüne dokunulmadığını, sahillerde isterse üstsüz bile dolaşabileceğini, benim özgürlüğüme dokunmadığın sürece sende istersen mayo ile, ve hatta kimin eli kimin cebinde beni ilgilendirmez gerçeğini gördük.

780 Milyon metrekarelik ülkemizde ister Türk, ister Kürt, ister Çerkez, ister Roman hangi kimlik olursa olsun Tek vatan, tek millet, tek bayrak, tek devlet dendiği sürece, Müslümanmış, alevi imiş, Hristiyan’mış, Yahudi imiş ve Süryani’ymiş herkesin dini inançlarını özgürce yaşayabileceğini, özgürce ibadetlerini yapabileceklerini, kardeşçe yaşana bileceğinin yaşayarak gördük.